Bu hikaye hem Tarkanalp ile Ayşenur Sultanın
hüzünlü aşk hikayesidir
hemde Türklerin müslümanlığı nasıl kabul ettiklerine binaen alıntıdır
sözümona bazı kendini bilmezler
Türklerin Araplardan gördükleri baskıyla
İslamiyeti kabul ettiklerini ima ederler
islamiyet zorla kabul edilebilecek yada vaz geçilebilecek
basit bir Din değildir kardeşlerim
İslamiyet hem akıl hemde kalp dinidir zorla kabul edilemez
zorla bırakılamaz ve SSCB döneminde o kadar baskıya rağmen
Türkler dinleri islamiyetten dönmediler
ve Türkler hiç bir şeyi zorla kabul edecek bir kavimde değildir
bu hatırlatmayı yaptıktan sonra hikayemize geri dönelim
TARKANALP İLE AYŞENUR SULTAN
O asırda Türkler henüz islamiyeti kabul etmemişti
Şamanist olarak yaşıyorlardı
Karahanlıların haberleri yoktu islamiyetten
tebliğ henüz onlara ulaşmadığı bir zaman dilimindeydiler
Karahanlılar Devleti Ordusu
Kazakistanın Talas şehrinin Çin sınırına yakın bölgesindeydi
Arap Ordularıda onlardan biraz uzakta yerleşke kurmuşlardı
Karahanlılar Devleti Ordularının üst komutanlarından
Tarkanalp bir gün Talas nehrini atıyla boydan boya dolaşmak istedi
dolaşırken nehir kenarında kilim yıkayan bir kız gördü
ve gördüğü kadarıyla kızın endamı Tarkanalpin dikkatini çekti
kızın üzerindeki elbise kapalıydı ve kızın başıda örtülüydü
bir an kız başını Tarkanalpin olduğu yöne çevirdi
ve Tarkanlalp bu kızın gözlerine bakınca yüreğinden sanki vuruldu
ceylan gözlü kıza bakakaldı ve gördüğü kız çok güzeldi
kızın üzerinde beyaz elbise vardı ve kız bir meleği andırıyordu
yüzü o kadar beyaz tertemiz ve güzeldiki sanki ay gibi parlıyordu
Tarkanalpin kıza bakarken sanki dili damağı kurudu
ve düşündü " Ey Tengra ( gökyüzü tanrısı ) bu kız kimdir ?
ve burada ne arıyor ? " diye sordu kendi kendine yine düşündü
" burası tehlikeli bir bölge ve Çin sınırı
bu kızın bu sınıra yakın yerde ne işi var ?
ve burada Türklerden ailelermi var acaba
bu kız Türkmü acaba ?
eğer Türk ise onu buranın tehlikeli olduğundan dolayı
uyarmam lazım " diye düşündü
atından indi ve kıza doğru yaklaşınca onun yüz hatlarının
sanki Türklerden biraz farklı olduğunu düşünmeye başladı
" Türk kızı olmayabilirde ama neticede o bir bayan
ne olursa olsun onu tehlikeden dolayı uyarmam lazım "
diye düşündü ve kıza doğru iyice yaklaştı
O sırada kız korktu ve yıkadığı kilimi bırakıp
kaçmaya başlayınca Tarkanalp durdu
ve geri geri gitmeye başladı
Kız Tarkanalpin uzaklaştığını görünce geri geldi
ve yıkadığı kilimi çarçabuk toplayarak oradan uzaklaştı
Tarkanalp atına bindi ve Karahanlılar Ordusunun olduğu yere geldi
kimseye bu kızdan bahsetmedi ama kalbinde ateş başladı
bu güzel kızı unutamadı ve aradan biraz geçince tekrar oraya gitti
Kız yoktu orada ve Tarkanalp Talas nehrine bir kaç gün gidip geldi
ve düşünmeye başladı " O kız yok artık acaba ne oldu ?
nereye kayboldu ve kimdi ? burada ne işi vardı ?
ve bu kız nasıl korkusuzca sanki bir asker ve savaşçı gibi buradaydı
korkusuzsa bu kız buraya gelip nasıl telaşsız kilim yıkayabiliyordu ? "
diye düşünmeye başladı
ve günlerce gitti geldi nehire ve yine düşüncelere daldı
" neden ben o kızı arıyorum o artık yok burada o kız yok
ve neden ben o kız burada olmadığı için bu kadar üzülüyorum ?
sanki benim olmasını istediğim bir şeyi kaybetmiş gibiyim ?
yoksa ben o kıza aşıkmı oldum acaba ?
ama onu tanımıyorum bile kimdir nedir ne için buradadır
ve nasıl korkusuzca bir savaşçı gibi korkusuzca o kız buradaydı ?
ve yerleşim yerleri yok burada bu kızın ne işi vardı burada ?
yoksa ben bir hayalmi gördüm ve o kadar güzel bir kız olurmuydu ?
yine geleyim her gün geleyim belkide hayal değildir gerçektir "
diye düşünerek Tarkanalp Talas nehrine o kızı gördüğü yere
her gün geldi ama kız yoktu fakat Tarkanalp vaz geçmedi
sanki o kızı özlüyordu ve " keşke gelse tekrar " diyordu
ve bir gün Talas nehrine aynı kızı gördüğü yere geldiğinde
o kız oradaydı ve atından indi ve kıza doğru koştu
kız Tarkanalp koşunca öylece donakaldı
Kız aslında yine korkmuştu ve kaçmak istiyordu
Tarkanalp yaklaştı ve kızın korktuğunu anlayınca
elleriyle işaretler yaptı ve bağırdı
" Korkma sana zarar vermeyeceğim
kaçma benden sadece bir kaç şey sorup gideceğim " dedi
Kız bu sefer kaçmak istesede sanki ayakları bağlanmış gibi
kaçamadı ve dediki " Ey Türk savaşçısı olduğun yerde kal
bana daha fazla yaklaşma soracaklarını oradan sor
Ben Arap orduları komutanlarından Muhammed Hasanın kızıyım
ismim Ayşenur Sultan bende bir savaşçı kızıyım bana yaklaşma
hançerimle seni parçalarım " dedi
Tarkanalp hem kızın bu yürekli duruşuna şaşırdı
hemde Arap olduğu halde
Türkçeyi böyle güzel konuşmasına şaşırdı
olduğu yerde kaldı ve ve dediki
" Ben Tarkanalp Karahanlılar Devleti Ordu komutanlarındanım
işin doğrusu senin bu yürekliliğine cesaretine şaşırdım
ve benim Türk savaşçısı olduğumu anlayışına
ve Türkçeyi bu kadar güzel konuşmanada şaşırdım
seni merak ettim sürekli geldim buraya sen yoktun Ayşenur Sultan
seni çok aradım buralarda göremedim " dedi
Ayşenur Sultan sordu " neden beni aradın Tarkanalp " dedi
Tarkanalp başını öne eğdi bir şey düğümlendi boğazına konuşamadı
o sırada uzaktan bir toz bulutu gibi iki atlı geliyordu
Ayşenur Sultan dediki " Tarkanalp çabuk saklan bir yere
Babam Muhammed Hasan geliyor seni görmesin " dedi
Tarkanalp atıyla çalılıkların arkasına saklandı
Muhammed Hasan atın birine kilimleri yükledi diğerine kendisi bindi
Ayşenur Sultanda kendi atına bindi ve hızla uzaklaştılar
Tarkanalp onların arkalarından bakarken düşündü
" Arap kızının böyle ata bindiğine ve böyle cengaver olduğuna
ve ay gibi parlak ve güzel olduğuna şahit olduk " diye düşündü
ve geri döndü
Daha sonraki günlerde yine Tarkanalp ile Ayşenur Sultan
görüştüler ve her görüşmelerinde Tarkanalp ilk görüşte
aşkmıdır merhametmidir şaşkınlıkmıdır bilemediği duygularının
aşk olduğunu düşünmeye başladı
Talas nehri kıyısında yine buluştukları bir gün
Tarkanalp kalbinden geçenleri Ayşenur Sultana açıkladı
Ayşenur Sultan ona kendisinin ve babasının
Hz.Muhammed s.a.v Efendimizin torunu
Hz.Hüseyin r.a ın soyundan geldiklerini
ve seyit olduklarını söyledi ve şunu ekledi
" Tarkanalp gönlünde eğerki bana karşı bir şeyler varsada bu
bir hayalden öteye geçemez sonu olamaz unutmaya çalış " dedi
Tarkanalp üzüldü " neden ? " diye sordu
Ayşenur Sultan yanıtladı " ben Müslüman kızıyım sen ise Şaman
ben asla seninle olamam benim dinime aykırıdır
ben bunu yapamam mümkün değil bir araya gelemeyiz
ve babamda asla buna izin vermez zaten
en iyisi bundan sonra görüşmeyelim beni unut " dedi
ve Ayşenur Sultan hemen atına atladı ve gözden kayboldu
Tarkanalp geri döndü ve gitti
ama hergün Talas nehrine yine geldi ve gitti
aylarca Talas nehri kenarında gördüğü kızı unutamadı
rüyalarına girdi ve aylarca oraya geldi gitti
tek amacı son bir kez daha Ayşenur Sultanı görmekti
ama Ayşenur Sultan aylarca Talas nehrine gelmedi
çünkü Ayşenur Sultanda Tarkanalpi unutamamıştı ve sevmişti
ve Talas nehrine gidip onu görürse
Tarkanalpten ayrılmasının zor olacağını düşündüğü için
en iyisi olmayacak bu sevdayı bitirmenin
en iyi çözüm yolu olduğunu düşündüğü için Talas nehrine gelmedi
ve üzüntüsü gözlerinden belli oluyordu
Babası ona " neden Talas nehrine gitmiyorsun
ve neden üzüntülüsün " diye sorduğunda
üzüntüsünün nedenini ve sonu olmayan bir aşkının varlığını
ve bir araya gelinmesinin mümkünsüzlüğünü anlattı
ve unutmaya çalıştığını anlattı
Babası kızını çok seviyordu ve üzüntüsünü paylaştı
ve onu teselli etti ve o günden sonra bir daha asla
kızına bu konuyu sormadı
Aylar sonra bir gün Ayşenur Sultan Talas nehrine indi
amacı son bir kez Tarkanalpi görmekti
ancak Tarkanalp aylardır sürekli geldiği Talas nehrine
o gün Ordusundaki askerlerle ilgilenmesi gerektiğinden
gelememişti
ve Ayşenur Sultan " demekki ben ona beni unut dedim
oda beni unutmaya çalışıyorki buraya gelmiyor " diyerek
Talas nehrinden uzaklaşmak için atına binmeye çalıştığı sırada
zehirli bir yılan geldi ve Ayşenur Sultan atına binmeye çalışırken
onu ayağından ısırdı
Ayşenur Sultan büyük bir acıyla yere düştü
çırpındı ve can havliyle atına tekrar atladı
ve baygın vaziyette onu beyaz at Arap Orduların olduğu yere
götürdü ve attan aşağı inmesini bekledi
babası uzaktan kızına bakıyordu
ve attan inmeyince ve ata sarılmış halde at üstünde
beklemesinden dolayı kötü bir şey olduğunu anladı
ve ata yaklaştı ve kızına sarıldı attan aşağıya indirdi
ve çadıra girerken sordu kızına
" kızım ne oldu sana ? " dedi
Ayşenur Sultan sadece " yılan soktu baba " diyebildi ve tekrar bayıldı
Muhammed Hasan hekimleri çağırdı hekimler geldi
ve ilaçlar verdiler ve hekimbaşı dediki " zehir kana karışıyor
engel olamıyoruz ve ölüm döşeğinde çaresi yok her an ölebilir " dedi
ve Muhammed Hasan kızının başında bekledi durdu
gözlerini açmasını bekledi
Ayşenur Sultan gözlerini açtı ve dediki
" Baba ben ölüyorum ve canımı Azraile teslim etmeden önce
senden tek bir isteğim var bana Tarkanalpi getir
onu son kez göreyim " dedi
Muhammed Hasan atına atladı
ve dört nala Türk Ordularının olduğu yere gitti
Türk savaşçılar onu bir mesafede durdurduğu sırada
çadırdan dışarı çıkan Tarkanalp uzaktan bakınca onu tanıdı
ve savaşçılara " durun bırakın gelsin " dedi
Muhammed Hasan geldi ve dediki
" Tarkanalp kızım Ayşenur Sultan ölüm döşeğinde
ve son nefesini vermeden önce benden tek bir isteği var
" Tarkanalpi son bir kez göreyim " dedi
Tarkanalp sana yalvarıyorum ne olur hemen benimle gel "dedi
Tarkanalp hemen atına atladı ve Muhammed Hasan atıyla önde
Tarkanalp arkada dört nala gittiler
Tarkanalp ve Muhammed Hasan birlikte Ayşenur Sultanın çadırına girdiler
o sırada Ayşenur Sultan artık son nefesini vermek üzereydi
ve karşısında Tarkanalpi görünce birden gözlerini açtı
ve dediki " Tarkanalp ben artık ölüyorum
ve bu dünyada bir araya gelemedik
bari ahirette benim yanımda ol
şimdi elimi tut ve dediklerimi tekrarla " dedi
o sırada Muhammed Hasan kızının ne yapmaya çalıştığını anladı
hemen imam efendiyi çağırdı
ve Tarkanalp Ayşenur Sultanın elini tuttu ve sözlerini tekrarladı
" Eşhedü enne Lailahe İllallah ve Eşhedü enne Muhammedün Resulullah " dedi
ve İmam efendi onların dini nikahını kıydı tam nikah bittiği anda
Ayşenur Sultan tekrar kelime-i şehadet getirerek ruhunu teslim etti
Muhammed Hasan ve Tarkanalp ağlıyorlardı
Muhammed Hasan Tarkanalpe elini uzattı
Tarkanalp Muhammed Hasanın elini öptü
Muhammed Hasan ona sarıldı ve ağladılar ve bir süre öylece kaldılar
Muhammed Hasan dediki " Tarkanalp oğlum al hanımını kucağına
ve ona son vazifemizi birlikte yapalım "dedi
ve gözyaşlarıyla Ayşenur Sultanı toprağa verdiler
Tarkanalp geri döndü Karahanlılar Devleti Ordusuna
ve dediki " Ben artık bir Müslümanım ve bir süreliğine
sizlerden ayrı kalacağım dinimi öğrenmek için Babam Muhammed
Hasanın yanında olmam lazım
Orduya mukayyet olun gözüm arkada kalmasın geri döneceğim "
dedi ve tekrar Muhammed Hasanın yanına geldi
ve aylarca onun yanında kaldı ve Arapçayı öğrendi
Kuran-ı kerimi öğrendi ve namazı öğrendi
Tarkanalp artık islamiyeti özümsemiş bir Türk komutandı
ve bir gün Babasına dediki " artık Orduya geri dönmeliyim
ve islamiyeti onlarada anlatmalıyım geri dönermiyim bilemem
" diyerek babasıyla helalleşti ve Türk Ordularının olduğu yere
geri döndü ve ilk etapta Ordusundaki subaylara
islamiyeti anlatmaya başladı
ve kısa süre içinde tüm Ordu Komutanları müslüman oldular
ve komutanlar artık askerlere islamiyeti anlatmaya devam ettiler
ve hızla Ordu içinde islamiyet yayılmaya başladı
aylar geçti aradan ve bir gece yarısı
Türk Ordularının olduğu yere bir Arap savaşçı geldi
ve Tarkanalp onu kabul etti
ve Arap savaşçı şunu söyledi
" Tarkanalp biz bir haber aldık bir kaç gün içinde Çin Orduları
bizim Arap Ordularına saldıracakmış
ve askerlerimizin geneli bir bulaşıcı hastalığa yakalanmış vaziyette
ve Ordumuz çok güçsüz durumda
bu Çin Ordularının saldırısına karşı koyamayacağız
Baban Muhammed Hasan senden yardım istiyor
bize yardım edermisin Tarkanalp " dedi
Tarkanalp dediki " Savaşçı sen hiç merak etme
Babamada söyle sakın merak etmesin ve üzülmesin
Babama Türk Ordularının Arap Ordularına yardım için
hemen yola çıktığını şimdiden söyle
ben gelene kadarda sakın bir harekette bulunmasın
beni beklesin " dedi
Arap savaşçı yola çıktı ve ardındanda Türk Orduları harekete geçti
ve Tarkanalp bir savaş planı hazırladı
ve Türk Ordularını ön saflara yerleştirdi
ve geri planada Arap Ordularını yerleştirdi
ve Çin Ordusuna saldırdılar
Çin Orduları karşısında Türk Ordularını görünce
daha savaş başlamadan moralmen yıkıma uğradılar
Tarkanalp ve Türk Orduları Arap savaşçılara gerek kalmadan
ön saflarda saldırınca Çin Ordusunu mahvettiler
ve Çin Ordularını yerle bir ettiler Çinli başkomutan
Yang Çeng esir alındı ve Yang Çeng sordu
" Tarkanalp biz Arap Ordularına saldıracaktık
ve Türk Ordularının bu bölgede olduğunu bilmiyorduk
ve sizinle şu an bizim bir husumetimiz zaten yoktu
ve asla size saldırmayacaktık siz nereden geldiniz
ve karşımıza neden çıktınız ve neden Çin Ordularını mahvettiniz
bu savaş sizin savaşınız değildiki neden bizi mahvettiniz "
dedi ve Tarkanalp ona şu cevabı verdi
" Ben bir müslümanım ve Arap ordularının komutanı
Muhammed Hasan benim Babamdır
Bizler hepimiz müslümanız Araplarda müslümandır bizlerde
ve Araplar bizim din kardeşimizdir
siz benim Babama ve kardeşime saldırıyorsunuz
ben Babama ve kardeşime dokunanın canını alır
yerle bir ederim " dedi